Ay ışığı denizin yüzeyini yalarken bu güzelliğe tezat oluşturacak şekilde gelgit yapar, çağlayan bir pınar edasıyla coştururdu denizleri. Suyun kumlarda hırçın tepinişi, gündüz insanların yaptığı kaleleri alır yerle bir ederdi. Doğanın insandan üstünlüğünü gösteren en basit kanıt buydu belki de.
Doğa insandan üstündü üstün olmasına ama, insanlar tilkiden de kurnazdı. Doğadan yararlanarak yaptıkları onca şeyi, köpek dişlerinin sivriliği gibi sert bir şekilde geri püskürtürlerdi doğa anaya. Teşekkürleri buydu onların. Doğanın teşekkürü ise afetlerle olurdu. Acımasız yüzünü göstermek istemese de siniri çevresini bezemişse demek, yeri yerinden oynatırdı, denizi savururdu şehirlere, ateşi kordan ayırıp yer altından çıkarırdı; tozu dumana katardı ve intikamını acı alırdı.
İnsanların onca yaptıklarına karşın hepsini öldürmemesi milyonlarca kişinin arasından sıyrılan temiz yürekliler hatrınaydı belki de. O binlerce şans vermişken insanoğluna; genç bir kıza şans verilmemekteydi tam da o sıralarda. Onun labirenti hazırlanırken başına gelecekleri ne 1 gün öncesinde, ne de 1 dakika öncesinde biliyordu.
Ve işin en hazin kısmı şuydu; o kız bunları haketmiyordu.
Thanks for reading
Bu okuduğunuzun hikaye ana konusuyla bağlantısı ince olmakla birlikte, yakın zamanda burayı değiştirmeyi planlıyorum.
Uyarı: Bu hikayede az da olsa olağanüstü olaylar vardır. Fantastik kategorisine girebilir olsa da hem az olan olağanüstülük, hem de fantastik kurguda aşkı uygun görmeyen bir çok okuyucunun hatrına "Genç Kurgu" kategorisinde yer alıyordur.
Bunu göze alarak okumanızı öneririm.
Sevgilerle _vg
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."