Attila ilhan bir gün Kadıköy Rıhtım'da otururken, yabancı plakalı bir nakliye aracı görür. Nakliye aracının üstünde, " pakistan international airlines " yazıyordur. Usta bu nakliye aracını hayalindeki kadına benzetir. O beklenen kadını belki görmüştür ama bu araç gibi hızla yanından geçip gitmiş, farkında olmamıştır. Belki yabancı bir ülkededir, hiç tanımaz o'nu. O kadının elini tutmak için neyini vermezdi ki? Nakliye aracının üstündeki yazının baş harflerini birleştirerek PİA ismini oluşturur. Bir gün PİA sorulur ustaya: Kimdir bu PİA?: "Belki de o kadın aslında Pia. O hiç olmayan kadın. Aklımda kalanlar, imkânsız aşkların kadını. Yaşanmış aşklar kalmıyor. Bitiriyorsunuz karşılıklı. Hatırlanan, askıda kalmış aşklar. Ama PİA aşkı; yaşanmışlık olmadığı için, hiç bitmiyor. " PİA ne olur kim olduğunu bilsem pia'nın ellerini bir tutsam ölsem ben bir şehre geldiğim vakit böyle uzak uzak seslenmese o başka bir şehre gitmese içlenip buzlu bir kadeh gibi otelleri bomboş bulmasam buğulanıp buğulanıp durmasam bana haber salsalar bilsem ne olur sabaha karşı rıhtımda çocuklar pia'yı görseler içimi büsbütün yıldız basar o başka bir şehre gitmese bir hançer gibi çıkıp giderdim ben bir şehre geldiğim vakit singapur yolunda demeseler seslendiğini duysam pia'nın bana bunu yapmasalar yorgunum üstelik parasızım pasaportsuzum ne olur sabaha karşı rıhtımda ölsem eksiksiz ölürdüm sırtında yoksul bir yağmurluk çocuk gözleri büyük büyük üşümüş ürpermiş soluk ellerini tutabilsem pia'nın "İşte böyle kardeşim bende bir Atilla İlhanım Pia'sını bekleyen. Ya o Pia gelip beni bulup vuracak tam şuramdan" dedi genç adam işaret ve orta parmağıyla kalbini gösterirken "yada bu zavallı kardeşin Pia'sını bulmadan kim vurduya gidecek..." #1 Merhem