Çocuklar büyükannenin yanına koşup, masalı dinlemeye başlamışlar. Büyükanne çocuklara kışın her tarafı kaplayan, bembeyaz örtüsüyle ünlü Karlar Kraliçesi'nin masalını anlatmış. Çocuklar büyükannenin anlattığı masalı dinlemişler ve sonra da sonra yatıp uyumuşlar.
Ertesi gün uyandıklarında bütün her yerin bembeyaz karlarla kaplı olduğu görmüşler. Bütün çocuklar sokaklara çıkıp kızaklarla kaymaya başlamışlar. O sırada bir bir sürü beyaz geyiğin çektiği kocaman bir kızağın geçtiğini görmüşler. Çocuklar hemen bu büyük kızağın arkasına takılmışlar. Çocuklar biraz kızağın arkasında kaydıktan sonra çoğu kızağı bırakıp geri dönmüşler. İçlerinden sadece Kay, kızağı bırakmamış. Kentten uzaklaşmış olduğunun farkına varmamış. Bir müddet sonra kızak kendiliğinden durmuş. Bembeyaz peleriniyle kızaktan karlar kraliçesi inmiş. Kay, karlar kraliçesi'nin büyükannenin masalında dinlediği kraliçe olduğunu anlamış. Karlar Kraliçesi Kay'a:
-" Çok üşümüşsün gel yanıma otur, demiş. Kay, Karlar Kraliçesi'nin yanına oturup onun verdiği pelerine sarılınca, üşümesi geçivermiş. Karlar Kraliçesi de yanında uyuyakalan çocuğu alıp şatosuna götürmüş. Karlar kraliçesi yakaladığı çocukları şatosuna götürüp buzla kaplarmış. Kay'ı da bu şekilde buzdan bir heykelcik yapıvermiş.
Kay'dan uzun süre haber alamayan, onu çok merak eden Gerda, arkadaşını aramaya başlamış. Karlarla kaplı ormana doğru yola çıkmış. Kay'ı ararken küçük bir kulübe görmüş. Kulübeye yaklaşınca kapıyı yaşlı bir kadın açmış. Bu kadın yaptığı iyiliklerle tanınan bir büyücüymüş.