Gözlerimi kapattığımda tattığım acılar... Bunlar çok derin. "Sen benim sevdiğim kız ya da ötesi değil, sen ruhu yaralı küçük kız çocuğumsun." Ellerimi boynuna doladım. Rahat hissettiğim derin acılarımın durulduğu tek yerdi , kalbimi rahatlatan onun varlığının kokusuydu. Usta bir piyanocunun tuşa bastığında çıkan o vurgun ve derin notlar gibi yağan yağmurun altında titrememi umursamadan tekrar ve tekrar sarıldım boynuna. "Şşşt! " diye beni susturdu ninni gibi çıkan sesi. "Ağlamanı istemiyorum." İlk defa bu denli samimiydi bana karşı. İlk defa yanımdaydı mesela. İlk defa bir şeyleri sorgulamıyordu. Ilk defa hiçbir şey olmamış gibi umursamaz ve duygsuz havalarında değildi. Ama anlıyordu. Ruhumu okuyordu. Çok bir şey değildi belki ama küçük bir kız çocuğunun uyuyamadan yanından eksik etmediği oyuncağı gibi benim ona ihtiyacım vardı. Gecmişimiz yoktu. Ama mıknatıs gibi ona çekiliyordum. Hissediyordum. Onda benden bir şeyler vardı. Eli yavaşça sırtımı sıvazladı. Beni sakinleştiren bir ilaç gibiydi. Varlığını hissetiriyordu. ___________________________________________________ Ben de beni anlayan insanların yanında mutlu ve samimiydim. Sahi benim yaşamadıklarımı yaşamayanlar ne anlardı ki halimden?All Rights Reserved