" Seni anlıyorum, canın yanıyor, biliyorum." Yine her zamanki sinir krizlerinden geçiriyordum. Sinir krizi geçirdiğimde etrafımdaki kimseyi görmüyor, ne söylediğimin farkına varmıyordum. Bu benim suçum değildi! " Anlamıyorsun! Sen dört yaşında zenginlik içinde, arabalarınla oynayarak keyif sürerken, ben hem amcamdan dayak yiyip, hem hakaret işitip, hem de ailemin yasını tutuyordum. Ben altı yaşında yemek yapmayı, evi temizlemeyi öğrendim. Neden biliyor musun? Amcam rahat etsin diye! Onun işlerini yapabiliyim diye! Sen o yaşta ev işi ne demek bilmiyordun bile!" Ellerimi saçlarıma geçirmiş, saçlarımı yoluyordum. Gelip ellerimi tutarak saçlarımdan çekmişti. Kollarımdaki daha önceden tırnaklarımla açmış olduğum yaralara çevirdi gözlerini. Ellerini kollarımda gezdirirken, " Ne oldu?" Diye sordu. Geçirdiğim sinir krizi sonunda bitmişti. Ağlamaya başladığımda, " Şşşşş, sakin ol." Diyerek yanıma yaklaştı. Daha çok ağlamaya başladığımda, daha çok yaklaşarak sımsıkı sarıldı. Güvende hissediyordum, mutluydum. Kulağıma doğru eğilerek fısıldadı, " Hep yanımda kal, mutlu hissediyorum. Hep yanında kalacağım, her şey düzelecek." *** Annesi ve babası 4 yaşındayken trafik kazasında ölmüş bir kızın kazadan sonra amcasına bırakılması sonrasında yaşadığı olaylar... Daha fazla yaşadıklarına dayanamaması ve evden kaçması.. Bakalım doğru sandığı ve çaresizlikten yaptıkları başına neler getirecek.. Bu yaşadıkları sırasında aşk kapısını çalacak..