Yıllar, yüzyıllar önce Yeryüzü'nde sadece sihirli yaratıklar yaşıyordu. Zümrüdüanka kuşları, Deniz kızları, Griffinler, Uzun Kuyruklu Ejderler ve daha nicesi... Sadece saflık vardı. Krallıklar yaratıkların kendi halkından biriyle birlikte olup neslini devam ettireceğini, diğer yaratıklarla birlikte olamayacağını söylüyordu. Herkes bunun önemsiz olduğuna inanmıştı. Ancak zamanla bu önemsiz cümlenin ardındaki giz ortaya çıktı. Deniz kızları, Zümrüdüanka erkekleriyle; Ejderler, Yılanlarla; Griffinler Atadamlarla birlikte olmaya başladığında işler çığrından çıktı. İnsanoğlu gelip Dünya'yı alt üst etti. Hayatta kalabilen yaratıklar yaşamlarını Rio'da, Macabre'de sürdürebildi. Zamanla insanoğlunun onları Macabre adasında da bulmasıyla bir plan yapmak zorunda kaldılar. Her halk kendi içinden, biri kız diğeri erkek olmak üzere, sadece iki bebek kurtarabiliyordu. Diğer herkes, bebeklerin büyümesi ve yıllar sonra bıraktıkları işaretlerden onları anlayıp kendi nesillerini devam ettirmesi için ölmeyi göze alacaktı. Ancak bebekler, büyüdüklerinde birbirleriyle değil insanoğlu ile birlikte olmayı tercih etti. Onların bebeklerindeki ve torunlarındaki gizli gen dışında yaratıklardan hiç iz kalmadı. Ve sihirli yaratıklar Dünya'yı insanoğluna bırakmak zorunda kaldı.