Kimine göre "kadın" bir ihtiyaç , kimine göre de bir "sevgi" dir.
Peki "kadın" sizce bir erkeğe mutluluk verecek kadar güçlü müdür? Kimse bilemez hele de yaşamadan.
Atalarımız'ın da dediği gibi "Kadınlar bizi sevdikleri zaman, her suçumuzu bağışlarlar." Sözde bu sözler de haklı çıktıklarını zannederler erkekler ama aslında yanılırlar. Çünkü asıl kadın sevdiği zaman affetmesi kolay olmaz, sevdiklerine daha çok kırırlar ama belli etmezler.
Emre de bu söze inananlardan ve her sevgili olduğu kadını da acımadan aldatan bir adam. Çünkü kadınlardan ölesiye nefret eder, tıpkı annesinin ondan nefret etmesi gibi. Ne kadar da kolay değil mi anne-oğulun birbirinden nefret etmeleri? Peki Emre annesine olan nefretini bir gün yenecek mi yoksa bu nefret duygusu ölene kadar devam mı edecek?
Peki ya Aslı gibi "feminist" biri çıkarsa karşısına ve "kadın" haklarını savunan ve kendini asla ve katiyen ezdirmeyen biri olursa , Emre'nin hiç şansı olmaz bence. Hele de Emre zoru seven bir insan olunca da Aslı'nın peşini bırakmaz. Peki Aslı buna izin verir mi? Bence vermez.
** ** **
"Hadi ama prenses , benim bu kalbimi kıramazsın."
Emre artık sınırları zorluyordu. Ve pes etmeye de niyeti yoktu ama Aslı artık sinirleniyordu ve bu sinirle Emreyi dövebilirdi.
"Prenses senin Anandır . Kalbinin kırılması umrumda bile değil. Keşke kafan kırılsaydı da aklın başına gelseydi ..."
Emrenin kızın böyle sinirli konuşması hoşuna gidiyordu. Ama Aslı katiyen Emreden hoşlanmamıştı çünkü erkekler ona göre sapık, öküz ve caniydi.
** ** **
İste yeni bir hikaye. Benim için kadının değeri her zaman ön plandadır. Burada "Kadın" a verilen önemi ve bir erkeğin kadına dokunmadan da sevdiğini anlatacağım. Umarım beğenirsiniz canlar 😊😊