"Sen hayatımda gördüğüm en aptal adamsın!" Diye bağırdım, çocuk gibiydi. Her zaman beni sinir etmeyi başarıyordu, bu gidişle beni bir gün katil edecekti ve olan bana olacaktı. Yaşına uygun davranmıyordu, beni sinir ediyordu ve hiçbir şey olmamış gibi yanıma geliyordu.
"Sağol canım. Sen de aşırı tatlısın. Şimdi, bu aptal kocana bir öpücük vermek zorundasın." dedi Nicholas. Tip tip yüzüne baktım, gerçekten o yetişkin bedeninde olan minik ve yaramaz bir çocuktu. Bu yüzünü sadece bana göstermesi hem iyiydi hem de kötüydü, mesela asla ama asla evlenmeye uygun bir adam değildi, ama zaten çoktan evlenmiştik. Tüh! Kötü kader.
•
Bir yanda kasabada yaşayan bir genç kız, öteki tarafta malikâne de yaşayan yakışıklı bir dük. Her şey, bir kütüphanede başlayıp, malikânede, sokakta, kasabada, kısaca her yerde devam etmişti...
15.yüzyılın sonlarında başlayan ve hiç bitmeyecek olan bir aşk...
****
Onların masalını okuyup yüzünüze bir gülücük ekleyebilirsiniz.
Not: Yazım yanlışlarım mutlaka vardır, lütfen acemiliğime verin. Yazar veya profesyonel değilim, kendimce bir şeyler yazıyorum :)
"Zümrüd-ü Anka: Raziye Sultan"
Osmanlı Sarayı'nda entrikalar, ihanetler ve gölgelerin ardında kalan bir hikâye...
Şehzade Mustafa ve Şehzade Ahmed'in kız kardeşi, Mahidevran Sultan'ın gözbebeği Raziye, doğduğu günden itibaren kaderin sert rüzgarlarıyla savrulmuştur. Bir falcının kehanetiyle başlayan hayatı, onu Osmanlı'nın en güçlü kadınlarından biri yapacak mı, yoksa sarayın derin koridorlarında kaybolup gidecek mi?
Hürrem Sultan'ın entrikaları, kardeşlerinin yazgısı ve Osmanlı tahtı üzerindeki büyük oyunlar içinde Raziye, sadece bir piyon mu, yoksa başlı başına bir güç mü olacak?
Geçmişin acıları ve geleceğin bilinmezliğiyle yüzleşen bir sultanın hikâyesi başlıyor...
Taht oyunlarında kazanmak için ne kadar ileri gidebilirsiniz?
Bu hikâyede aşk, ihanet, güç ve kader iç içe geçiyor. Raziye Sultan'ın fırtınalı hayatına tanık olmaya hazır mısınız?