Ismim hic görmediğim annemin,anlattığı masallarda bir yumak haline gelen ipin ucunda asılı kalmıs kanatsız melekten geliyor.. Bana okuduğu kısa.. minik.. ve karmaşik hikayelerden.. Geceye göz kırpan dolunay bulutların arasinda sıkışıp kalmış tüm kasvetini yollarda bırakmıştı. Minik minik yüzüme düsen yağmur tanecikleri bana hüzünü anlatıyordu: Hergün gözünün tam icine bakarken onun bana bakmamasi.. gözüne görünmek için yaptığım çeşitli saçmalıklar.. Yağmur tam olarak da beni anlatıyordu... durmadan ağlayan bulutlar sanki bendim.. göz yaşlarım sanki hiç durmayacakmış gibi yanaklarımdan yol alıp çeneme inerken yine avuclarimi sıkmıştim.. Ve yine birkaç damla kan ikimizin göz yaşına karışıp kaybolmuştu.. ama acısı hâla ordaydı. Tam avcumun içinde.. kanlara bulanmıs cam kırıkları.. avuçlarıma batan cam kırıklari.. benliğimi çalmış cam kırıkları.. Aleta.. avuçlarındaki cam kırıklarınin verdıği hazla yaşayan kız... avuçlarındaki kanlarla beslenen kız.. her bir gözyaşı ilaç olan kız.. o benim. BEN ANNEMIN KANATSİZ MELEĞIYIM