Öncelikle kaleme aldığım bu hikaye gerçekleri içinde barındırıyor.Kurmaca değil...
Aslında herşey yaşadıgim zorlu hayatın , beni hiç mutlu etmeyeceğine inanırdım.Oysa herkez bir şekilde mutluluğu bulmuş yada bulmuş olduklarını sanıyorlar... mutluluğu sevgide, saygıda, hoşgörüde,
güvende ,huzurda ,ağlayan bir omuzda ,sarılmakta en çokta aşkta neydi acaba aşk bana uzak bir kelimeydi hissiz bir duyguydu.Bana göre sadece zaman kaybıydi nedenmi;hızlı bir şekilde alevlenen ve çabuk sönen bir ateşi hatırlatiyorda ondan; ama insan oğlu aşk olmazsa yaşayamaz gibi davranıyorlar kendilerince şeytandan en büyük üstünlüğü aşk gibi görüyorlar .....
Bana saçma geliyordu aşk romanlarını okumak başı iyi başlayıp sonu entrikalarla biten genelide mutlu son ne kadarı gerçek herkezce bir umut belki bizde böyle bir aşk yaşarız diye düşünür gerçek dünyayı unuturlar. aşk diye diye kacinizin sonu hüsranla bitti uyanın bu aşk saçmalığından ondan daha önemli şeylerin varlığını savunuyorum.
....Ve ben bu tabuyu yıkıp daha önemli bir şeyi gözler önüne serecem...
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.