"4 dakika."
"3 dakika."
"2 dakika."
"1 dakika."
"Hayır lanet olsun!" dedim kendi kendime. Pes etmemişti bu zamana kadar. Onu öpmem şart artık. Ne yapsam? Ölü taklidi? Hayır. Hastanlanma numarası? Bu da olmaz.
Peki ya, "Sarımsak yedim öpüşemem." desem. Gerçi ertesi gün illaki öpmem gerekir. Okuldan kaçsam? Oldu Melis babam ağzıma etsin!
Mert girdi sınıfa. Bana sırıtıyordu.
"Biraz daha bekle. Herkes sınıfa girmedi." dedi. Oflamaya başladım. Sınıfta doluyordu. Lanet olsun ben bunu nasıl yapacağım?! Hiç sevgilimi dahi öpmedim ki dudaktan.
Sınıf tamamen dolunca bana baktı. Gözlerimi kapattım. Buna mecburdum. Hadi Melis, ne olabilir ki? Yavaş yavaş ona yaklaştım. Hayır, bunu yapamam, yapmamalıyım. Ama yapmazsam korkak der bana. Biraz daha yaklaştım.
Gözlerimi açtım. Derin bir nefes aldım ve dudağına yapıştım. O an hissetiğim şey çok değişikti.
Sıcaktı, huzurluydu. Ama biraz da rahatsız olmamı sağlıyordu. Çünkü ben ilk defa birisini dudaktan öpüyordum.
'Lanet olsun!' Diye çığlık attı iç sesim.
"En büyük aşklar nefretle başlar." Misali bir aşk hikayesi...