Hiç düşündünüz mü, gözlerimizin içi gülerken bir anda neden istemsizce duraksadığımızı? Belki de sebebi peşinizi bırakmayan önceki hayatınızdan yaşadığınıza dair küçük vizyonlardır. Gözlerimi kapadığımda, rüyada veya gerçekte mi olduğunu ayırt edemediğim bir adam figüründe kayboluyordum. Ne hediyelik eşya dükkanında, ne bir mekan değişikliğinde. Kendimi onda hapsolmuş bir nostalji de gibi hissediyorum. Gözleri, yüzündeki mimiklerinin kırgınlığı ve kulaklarımda çınlayan o boğuk sesi... Belki de Nida'nın karşılaşacağı insan, daha önceki yarım kalmışlıklara, ithafen bir davetiyedir, ne dersiniz? "Seni bir yerden hatırlıyorum, seni hatırlıyorum. Bağırıyorsun sanki sınırlarını zorla diye. İçim ağlarken bakıyorsun gözlerime, çatılıyor kaşların. "Sen aslında kimsin Aras?"