Nefes alışı yavaşlıyordu. Hani iyileşecekti? Will öyle söylemişti bana. Onun için elinden geleni yapacağına dair söz vermişti. İyileşmesinin mucize olacağını biliyordum. Yine de... iyileşeceğine o kadar inanmıştım ki? Anılarımız gözlerimin önünden geçiyordu bir kez daha. O kız Tartarus'tan sağ çıkmayı başarmıştı benimle. Aptal bir furyanın yarasını mı atlatamayacaktı? Eğer tanrılar bize o aptal görevi vermemiş olsaydı... o hiç bu savaşta yaralanmamış olurdu. Hepsi onların aptal görevinin suçuydu. Annabeth'in dikkatsiz olması imkansızdı. Kesinlikle birileri bize ihanet edip, furyalara yardım etmişti. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. En azından beynim inanmak istemiyordu. Ellerini tuttum kız arkadaşımın. Buz gibiydi... o, gerçekten beni bırakacak mıydı? Beni, "Yosun Kafa'sı"nı bırakabilir miydi? Eğildim ve belki de son defa içime çektim onun çilek kokulu saçlarını. İşte o zaman anladım. Eğer o ölürse ben ne yapacaktım? Ben de ölürdüm büyük ihtimalle. O ölünce zaten benim tüm dünyam yok olmuş olacaktı. Daha neyine savaşayım? Hayır, Tartarus kesinlikle gerçek acı veya korku değilmiş. Gerçek acı ve korku onu kaybetmekmiş. Bunu yeni anladım. Fakat çok geçti artık. Ta ki o fısıltıyı duyana kadar. "Benden o kadar kolay kurtulamazsın, Yosun Kafa." O yumuşak sesin kulağıma dolmasını belki de en çok özlerdim. Kim bilir belki bu bir halüsinasyondur? Ama bu gerçekti. O konuşmuştu. O yaşıyordu... /Tüm karakterler Rick Riordan'a aittir./ /Kitabın tüm hakları bana aittir. Çalınamaz, kopyalanamaz, para için kullanılamaz./All Rights Reserved