"Bunun imkansız olduğunu biliyorsun öyle değil mi?" dedi gözlerini gözlerimden kaçırarak. Elimle çenesini tuttum ve bana bakmasını sağladım.
"Sence..." dedim. "Sence bu baktığın gözler için imkansız var mı ?"
" O gözler için yok. Ama bu gözler için var." dedi korkmuş bir ses tonuyla. Korkuyordu. Bunu sesinden anlayabiliyordum.
" Seni ne olursa olsun bırakmayacağım."
" Korktuğumu anlamıyor musun? Korkağın tekiyim ben. Şimşekten korkuyorum, karanlıktan korkuyorum, yalnızlıktan korkuyo..." parmağımı dudağına götürüp konuşmasını yarıda kestim.
"Korkma. Ben hep yanındayım. Ve bu imkansız değil..."
" Sen hiçbir şeyden korkmaz mısın?" dedi masumca. Neden bu kadar saf ve masum olmak zorundaydı ki?
"Korkarım. Senin bana hayır demenden korkarım. Ben sana söz verebiliyorken senin bana sadece evet dememenden korkarım. Seni kaybetmekten korkarım..."
Yepyeni bir hikaye yepyeni bir serüven. Ama bu sefer yalnız değilim. Belki bilirsiniz LoKnighter ile ( Tuğba ile ) birlikte yazıyoruz bu sefer. Ne demişler bir elin nesi var iki elin sesi var :D bu sadece tanıtım ama umarım beğenirsiniz :)