Persephone... Güneş'im, ruhum, ölümün içindeki yaşamım... Küçük, mükemmel sevgilim... Bir kadından küçük, tüm erkeklerden güçlü Persephone'um... Bana gözlerinle umudu, kalbinle ışığı verdin. Beni aşık bir adam yaptın.
Ölüm, benim var oluş sebebimdi. Fakat sen, zümrüt gözlerin, lepiska saçlarınla beni, ölümlerin Tanrısı Hades'i, ölümden, senden ayrılmaktan korkar kıldın.
En küçük aşkım, en büyük korkum Persephone...
Sen, beni sesindeki melodiyle, yüzündeki tebessümle kutsadın.
Bana kalbini, bana gözlerindeki hapsolmuş yıldızları ver. Bana, seni bana bağlayan her şeyi ver.
Yetenekli meleğim, cesur şeytanım... Biricik, küçücük Persephone'um...
"Ebedi ruhlar, yalnızca sevgiyle yok olur. Sararken aşkın laneti bedeni, ortaya çıkar tüm hiçlik. Ve yok olur kalpler boşlukta..."
Az önce Eylül'ün tuttuğu boşta kalan elini yeşil kalın askeri kemerinin üzerine koyup lafa girdi.
" Gel ben sana espriyi göstereyim."dedi.
Elini kemerinin üzerinden çekip göğsünün üzerinde yazan yazıyı işaret etti.
" Bak bakalım burada ne yazıyor?"dedi sesindeki alaycı tınıyla.
" Arslan."dedi karşısındaki adam kısık çıkan sesiyle.
Ardından Eylül'ün yaka kartını gösterdi Toprak parmak ucuyla.
"Peki burada ne yazıyor."
"Eylül Arslan."
"Aynen öyle." dedi Toprak başını aşağı yukarı sallayarak. Ardından elini kaldırıp yüzüğünü gösterdi.
" Bu."dedi sorgulayan sesiyle.
" Yüzük."
Eylül'ün elini tutup kaldırdı.
" Bu."dedi tekrar.
Aynı cevabı aldığında ellerini indirip birbirine kenetledi. Ve tekrar kaldırıp herkesin gözüne sokarcasına konuştu.
" Birleştir bakalım ne çıkacak ortaya."dedi. Ardından masaya göz gezdirip karşısındaki adama dikti bakışlarını.
Birkaç saniye cevap vermesini bekleyip adamın omzundaki elini sıktı.
" Evlisiniz."dedi adam fısıltıdan farksız sesiyle.
" Doğru cevap." dedi Toprak alayla.
Adamın omzundaki elini çekip yüzünü Eylül'e çevirdi.
Birkaç saniyeliğine yumuşayan bakışlarını tekrar buza çevirip masaya döndü.
Birbirlerine kenetlenmiş ellerini gösterip: " Duyduğunuz gibi biz evliyiz. Daha öncesinde bilmiyordunuz çünkü bilmenize gerek yoktu. Şimdi öğrendiğinize göre herkese afiyet olsun." dedi.
Masadan yükselen hayret nidalarını umursamazken masadaki yerine ilerledi. Eylül'ün elini bırakmadan yanındaki sandalyeyi çekip:" Geç güzelim." dedi. Yanlarındaki birkaç kişi duydukları ile küçük çaplı bir şok yaşarken onların gözü sadece birbirleri üzerinde idi.