"Dinle şimdi." dedi. Sesi sanki bir şeyleri incitmekten korkar gibi çıkıyordu. Şaşkınca etrafıma bakındığımda dudakları yavaşça yukarı doğru kıvrılırken elmacık kemikleri belirginleşti. Öyle güzel gülüyordu ki... Gülüşü kapkaranlık kumsalı aydınlatıyordu sanki. "Duyuyor musun?" dedi beni kendime getirmek için. "Neyi duyuyor muyum Elçin?". Başını yavaşça omzuma yasladı. -Sessizliği Barış, sessizliği. Ne anlatıyor? Ne anlatıyor? Durup dinledim bir süre. Neredeyse ayaklarımıza kadar gelen dalgaları, şehirden uzak olmanın sessizliğini, Elçin'in düzenli bir şekilde alıp verdiği nefesini... Gözlerimi kapatıp sessizliği karşıladım onun yaptığı gibi. Başımı başının üstüne dayadığımda duyduğum tek şey vardı. -Seni.. Seni anlatıyor.