"Elimde tutarak karanlığa doğrulttuğum silahın ağırlığı, kollarımdan ziyade hislerimin üstüne çöktü. Korkumun da diğer tüm hislerim gibi bileği bükülürken, geriye yalnızlıca hissizliğin koca boşluğu kaldı. Karanlığa sülietleri gizlenmiş gölgelere baktım. Zihnimin içinde indiğim katmanda ne bir ışık vardı ne de ses. Fakat bu katmana inmeden önce fenersiz ve sağır olacağımı kabullenmiştim. Beni ışıksız bırakan gerçek hayatın çarpıcı acımasızlığı, sağır edense intikamın emirler yağdıran sesiydi. Hayat çizelgesinde büyüyerek devleşen bu in, bir cinayet mahlinden başka bir yer değildi. Soğukluğu geçmişi de geleceğimi de aynı anda donduracak bu silah, şimdi yeni bir cinayet kapısını aralayacak olan anahtardı. Son kurşunu da sıkıp ellerimle inşaa ettiğim karanlık köşemi yıktığımda, karanlığın duvarları yıkılacak, büyük yıkımla beraber yıllarım da dağılacaktı. Aslında şuan burada olmadığın farkındaydım.Gözlerim kapalı halde büyük villa bahçesini çevreleyen çitlerin birine yaslanmış, oturduğumu biliyordum. Beni bu noktaya getiren her şeyin sonuna gelmiştim. Birazdan ,bir kuşun havada aldığı kavis süresi kadar sonra, ya ben ölecektim ya o.