Hayatın yapayalnız bıraktığı 4 çocuk. İki kadın iki erkek. Kadınların biri, Cemre, zekasını kendine kalkan yapmış, kalbine duvarlar örmüş. Adaletin kılıcı olmaya niyetli, acımasız ama bir o kadar da merhametli bir kadın. Oğlum diyor erkeklerine. Bulduğu aileye tutunmuş, her şeyini onlar yapmış. Cemre önünüzden yürüyüp giderken korkuyorsunuz.
Diğeri, Ecem'se bir efsanenin tek kızı olarak gelmişti dünyaya ama sadece 3 yıl sürdü hükümranlığı. Ta ki erkeklerini ve Cemre'yi bulana kadar. Duruşunu gücünden, gücünü tutkusundan alan bir kadın. O tek kraliçe.
Koray ve Furkan. Yapayalnız büyüyen iki erkek birbirini bulunca kardeş olur. Peki ya kendileri gibi iki kadın daha olursa? Onlarla ne olurlar? Hayatlarında anneleri bile olmadan, hiçbir kadının etkisi olmadan büyümüşken kendilerine sımsıkı sarılan kadınları bırakırlar mı? Onları başlarına taç mı ederler?
Onlar birbirleri için ölmeye, dahası öldürmeye yemin ettiler.
Arda ve Berfu.
Bu kırıklarla dolu, hayatın acımasızlığını en saf haliyle yaşamış dörtlünün içinde tutunabilecekler mi?
Duvarlarla sımsıkı örttükleri kalplerine girmeyi başarabilecekler mi?
Geçen yıllar yaşanılan her şeyi unutturur muydu?
Akan giden zaman, aradan geçen onca gün birbirini seven iki kişinin içindeki aşkı bitirir miydi?
Ya iki taraftan biri mezara girse, hiç kavuşamayacağını bile bile bir insan bir insanı sevmeye, beklemeye devam eder miydi?
Aşk gerçekten bütün engelleri aşar mıydı?
Asker & Savcı kurgusudur.
Kapak ve içerik şahsıma aittir.