"Hissediyor musun?"dedi genç adam. Sesi biraz farklıydı sanki. Anlam veremedi genç kız adamının bu halde olmasına. Neden böyleydi ki? Sanki..sanki sesi titriyor gibiydi. Ağlayacak mıydı yoksa? İnanamadı genç kız. Ama kendinin sesi titrediği zaman canı yanıyor olurdu hep. Ama onun adamının canı yanmıyordu ki, sapasağlamdı. Yeni yeni idrak etmeye başlıyordu genç kız olanları. Aslında adamının canının canı yanıyordu. Nasıl ağlamazdı ki?
Sorusunu tekrarladı adam, feri sönmüş gözlerine bakarak kızın. "Hissediyor musun?" Konuşmaya çalıştı genç kız. Ama bir şey engel oluyordu. Anlayamadı ve bitmek üzere olan gücünü toplayarak cevapladı genç adamı. "Neyi?" Ve sonra sonra anladı genç kız, sevdiği adamı için canını hiçe saymıştı. Kurşunun önüne atlamıştı. 'Yine olsa yine yapardım.'diye iç geçirdi genç kız.
Genç adam sıktı dişlerini sonuna kadar. Kollarının arasındaki kadınına baktı. Gözlerine kenetledi gözlerini,çünkü biraz aşağıya bakacak kadar yüreği yoktu. Belki bunu ilk defa diyecekti ama kadını bunu duymayı hakediyordu. Kadınının minik elini alıp kalbinin üzerine koydu. Sonra araladı etli dudaklarını ve kelimeler kendilerini astığı iplerle bıraktılar boşluğa.
"Tam buramda senin için atan o şeyi,hissediyor musun," genç kız bilincini kaybediyordu. Ama adam konuşmaktan vazgeçmedi. Kadınının bilinci kapanmadan önce fısıldadı tekrardan. "Hisset sevgilim. Çünkü sen beni bırakırsan, benden geriye bir şey kalmayacak."
Ve kadınının bilinci kapandı.
"Beni bırakma,Alya!"
Ceyhun Haznedar, hayatında ilk kez ağlıyordu.
Ceyhun Haznedar,kadını için,için için ağlıyordu.
Yetişkin okurlar için uygundur!
Bir Mahalle Hikâyesi...
Çok daha fazlası...
✨
"Bak bana," diye fısıldadı. Dudaklarının arasından çıkan sıcak nefesi benimkilere dokundu. "Bir kere bana eskisi gibi baksan..." yalvarır gibi çıkan sesinin tonuyla tüm iradem dağıldı.
"Bırak lütfen," derken gözlerimi kapattım. Elinin birini kaldırıp parmaklarını usulca yanağımda gezdirdi ve çeneme doğru indi.
"Adımı söylemiyorsun artık," dedi dişlerini sıkarak. "Fark etmem mi sanıyordun?"
Soru soruyordu ama benim buna verecek bir cevabım yoktu.
"Senin dudaklarından dökülmesini istediğim öyle çok kelime var ki..." Eğilip anlını anlıma yasladı. Bu kadar yakınken tek nefesi paylaşıyor gibiydik. Onun aldığı soluk, benim dudaklarımda kayboluyordu. Benim sıklaşan nefeslerim ise sanki onu canlandırıyor gibiydi.