Genç adam gecenin karanlığında yalnız yürüyordu. Karanlık korktuğu bir şey değildi. Yalnız olmayı ve gecenin sessizliğini dinlemeyi severdi. Her şeyden kaçıp üstündeki yükleri hafifletmek istediği için ona huzur veren yere ilerliyordu. Bütün şehri ayakları altına alan tepe ve hafif esen rüzgar her zaman onu rahatlatmıştı. Bazen kendini aşağıya bırakmayı ve her şeyden kurtulmayı düşündüğü de oluyordu. Uçurumun kenarına yaklaştığında bir silüet gözlerine takıldı. Tam uçurumun kenarında duran beden onu şaşırmıştı. Rüzgarla uçuşan saç tutamlarından bir kız olduğu anlaşılıyordu. Uzun saçlara sahip bir kız... Gecenin bu saatinde bir kızın burada ne işi olurdu ki? Aslında genç adam daha önce burada neredeyse hiç insan görmemişti. Yavaşça kıza doğru ilerlediğinde , yüzünün kendisine dönük olduğunu fark etti. Karanlıkta parlayan gözleriyle ona bakıyordu. Ay ışığı kızın yüzüne yavaşça vurduğu vakit adam yüzünün yarısını görebilmişti. İçinde kızın yüzünü tamamen görmek için bir merak filizlenmişti bile. Ona neydi ki , herhangi bir kızdı işte. Genç adam henüz şaşkınlığını atamamışken kız ona elini uzattı. "Bende seni bekliyordum " Kulaklarına ulaşan yumuşacık ses tonu genç adamın içini ısıttı. Kimdi bu kız ? Neden onu bekliyordu ? "Eğer kim olduğumu öğrenmek istiyorsan elimi tut " bu teklife hayır diyemeyeceğini biliyordu. Kim olduğunu merak ettiği ve kızın elini elleri arasına bir an önce hapsetmek istediği için ona doğru yürüdü. Tam da elini tutmak için ileriye uzandığında , genç kız binlerce parçaya bölünmüş ve her parça bembeyaz güvercinlere dönüşüp gecenin karanlığında kaybolmuştu. Genç adam anlamıştı , bu kız geceden daha geceydi. Bembeyaz güvercinler ise sadece yanılgıydı...All Rights Reserved