Sisli bir Temmuz akşamıydı. Üzerine düşen ay ışığının altında bir çakal edasıyla sessiz ve küçük adımlarla zulasını sakladığı deposuna doğru yürüyordu. Kot pantolonu belinden kaymışcasına aşağıdaydı. Ellerinin titrediğini fark etmek için elli metre ilerisinde olmak yeterliydi. Yine metamfetamin krizleri tutmuştu. Yedi aydır bu zehirden kurtulmanın bir yolunu arıyordu. Ne zaman metamfetamini ağzına alsa sürekli uyumak istiyor, iştahı kesiliyordu. Durmaya çalıştıkça kendini yine bu zehirde buluyordu. ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ Janset, neler olup bittiğinden habersiz kafasındaki düşüncelere sahip çıkmaya çalışırken bir yandan da olan biteni anlamak için çaba sarf ediyordu. Beyni tüm bu olanları bir sinema perdesinde oynatılıyormuş gibi ondan uzakta canlandırıyordu. "Böyle olmayacak" diye geçirdi içinden. ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------ İlk görüşte pek de rahatsız etmeyen bu görüntünün içinde olmak insanın ciğerlerini acıtıyordu. Sigara, alkol ve uyuşturucunun neredeyse her türlüsünü bulunduran bu yerin kokusu mide bulandırmakla kalmıyor, baş dönmesine de sebep oluyordu. Dolabın başına doğru adım attı. Nihayet maddesine kavuşmuştu. Yüzünde buruk bir tebessümle sararan dişlerini araladı. Tam o sırada arkasından birinin ismini haykırdığını duydu: -Janset!