"Hayal kurmayı sever misin?" "Bilmem hiç denemedim. " "Peki ya sen. Sen hayal kurmayı sever misin?" Yüzüne ufak bi tebessüm yayıldı. Kalbimin atış seslerini duyabiliyordum. Zaten koca sokakta ikimizin nefes alış verişlerinden ve benim kalbimin yerinden çıkacak gibi atan sesinden başka ses yoktu. Dikkatle yüzümü incelemeye başladı. Sanki her santimini iyice ezberlemek ister gibi. Gözleri bütün yüzümde gezindikten sonra dudaklarımda durdu. Dudaklarıma bakarsak sertçe yutkunduktan sonra gözlerini gözlerime çıkardı. Gözleri çok güzeldi. İnsanın baktıkça bakası geliyordu. Ama onun gördüğüm ilk andan beri hayran olduğum o gözler şimdi bi başka bakıyordu. Ve nedense bu bakış içimi eritiyordu. "Evet." Konuşmasıyla bir an afallasamda sonra ne demek istediğini anlamıştım. Şaşırmış mıydım cevabına ? Evet fazlasıyla şaşırmıştım. Daha fazla dayanamadım ve sordum. "Peki sana hayal kurdurmayı sevdiren ne?" Gülümsemesi yüzüne iyice yayıldı. Bu tepkisinden sonra cevabını iyice merak etmiştim. Bu sefer fazla bekletmeden cevap verdi. "İlk hayalim. " Hadi ama gerçekten mi? Bende onu sormuştum ya zaten. Gerçekten bazen ağzından kerpetenle laf alınıyordu. Fazla ileri gittiğimin farkındayım. Ama merak etmiştim ona hayal kurmayı sevdiren ilk hayalini. Cevap vermiceni bilsemde sordum. "Peki ilk hayalinin sana hayal kurmayı sevdiren yanı ne ?" "Sen oluşu"