...
Eğildiğim için saçım önüme düşüyordu ve ellerim kanlı olduğu için kulağımın arkasına atamıyordum.
''Biraz daha hızlı olamaz mısın, çamaşır sepeti pek rahat değil de.'' Kafamı hafifçe kaldırıp yüzüne, gözlerinin içine baktım.
''Saçım önüme düşerken bir yabancının kanlı sargısını değiştirmek de pek rahat değil ama ben şikayet etmiyorum.'' diye öfkeyle tısladım. Birkaç saniye gözlerimin içine değişik bir bakışla baktıktan sonra uzandı ve sağ eliyle saçlarımı sol kulağımın arkasına aldı. Eli hala saçlarımdayken ''Bir yabancının kanlı sargısını değiştiren ben olsam ve bu yabancı sen olsan, ben de şikayet etmezdim sanırım.'' dedi bakışı gibi değişik bir ses tonuyla.
Söyledikleri yine kafamı karıştırmıştı, yalnızca bir günümü paylaştığım bir adamın beni bu kadar etkilemesi normal miydi? Adam sanki bana en ağır küfrü etmiş gibi şaşkın bir yüz ifadesiyle gülmeye çalıştım söylediklerine.
Yüzlerimizin çok yakın olduğunu fark ettiğimde sanırım biraz geç kalmıştım. Sağ yanağımdaki gamzeme hafif bir buse kondurup hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi.
''Sargı diyorum, yapsan mı artık?'' Ne yapacağımı bilemediğim için kafamı kanlı sargıya çevirdim ve saçlarımın yüzüme düşmesini umursamadım çünkü kızaran yanaklarımı örtüyorlardı.
...
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."