"Dur dur!" "Ne oldu?" "Sil onları?" "Neyi?" "Dokunduklarını bir şeyle sil iz bırakma!" Hay aklıma diye geçirdim içimden. Üstümdeki hırkayla her şeyi silip yerine koymuştum. Kasayı kapattığımda aşşağıdan sesler geliyordu. Hızlıca kapıya yöneldim. Kapıyı yavaşça açıp dışarı çıktım. Rahatlamış edasıyla nefesimi verirken anın etkisiyle gözlerimi kapatmıştım. "Küçük hanım?" duyduğum sesle hızlıca gözlerimi açtım. Karşımda fotoğraflardan tanıdığım kadarıyla Mehmet Gencer duruyordu. "Kimsiniz? Burda ne arıyorsunuz ? Tam da odamın önünde!" Belindeki iki silahı görünce içimdeki Necmettin yine ortaya çıkıp şimdi sıçtın diyordu. Sesi ne kızgın ne de neşeliydi. Böyle arada kalmış ses mi olur yahu? Sesimi güç bela çıkartarak konuştum; "Efendim ben İlbey Bey'in asistanıyım. Kendisi duşta, evini gezebileceğimi söyledi." Kahkaha attı. Ama öyle bir kahkaha ki insanın içine soğukluk veren cinsten. "Evini? Birincisi küçük hanım burası benim evim, ikincisi öyle kafana göre gezemezsin son olarakta oğlumu sadece işte asiste etmiyorsun sanırım." Bu acımasız ve itici konuşmasını sürdürürken beni de süzmeyi ihmal etmiyordu. İması kötüydü. Ellerimi istemeden yumruk yapmıştım. Bir şey söylememeyi tercih ettim. Söylesem kötü şeyler olabilirdi. "Pekala bu odaya girdin mi?" dedi kendi odasını göstererek. "Hayır efendim, sadece salonunuzu gezdim. Odaları karıştırmak ne haddime!" Duyduğu karşısında rahatlamıştı. Odasına girmemden korktuğu her halinden belliydi. Bir Oylum SEZİN/ İlbey GENCER hikayesi birbirini aslında hiç tanımayan zıt karakterler. Ses ve Öfke. 13 TEMMUZ 2017'de başlandı. #Alperenduymaz 1 /17.09.2018 #zeymir 1 /17.09.2018 #ses 4 /17.09.2018 #asistan 10 /19.09.2018Wszelkie Prawa Zastrzeżone