Acı çektiğini gösteren bir sesle konuştu."Ben seni gönlüme yara ol diye sevmedim ki; canıma can, geceme güneş, kışıma yaz ol diye sevdim "
Gözlerindeki acı yüreğimi kavurmaya yetmişti. Ama yaşadıklarım bir türlü peşimi bırakmıyordu. Güvenemiyordum. Sessizliğimi fırsat bilip tekrar konuştu. Acıta acıta değil, yaşata yaşata.
"Sevsene beni herkesin kırdığı yerden, sevsene beni herkesin öldürdüğü yerden, sevsene beni kimsenin sevmediği yerden ... "
Sevemezdi ki bu kalp seni, nankörün tekiydi. Nerede bir olmaz var bulur onu severdi. En çok da gideni severdi. Alışık değildi ki gelenlere. Kıranları severdi, bilmezdi ki yarasından öpenleri. Ağlatanları severdi, tanımazdı ki güldürenleri.
Dilimin ucuna kadar gelen kelimeleri yuttum. Bu sefer ben de istiyordum, sevmeyi sevilmeyi. Kocamdı o benim, her ne kadar törelere kurban gitmiş olsam da, hayallerimin katili olsa da kocamdı. Çok değil, hep severdi beni. Kırmadan, dökmeden, ağlatmadan...
Herkesin kanattığı yerden severdi.
Ona elimde kalan tek şeyi, umudumu, vererek konuştum. Gözlerinin kahvesinde boğula boğula döktüm kelimeleri.
"Gözlerin bir denizse en çok orada boğulmak isterim, gülüşün bir kuyuysa en çok oraya düşmek isterim, kalbin cennetin bir köşesiyse en çok orada taht kurmak isterim, belki sevemem ama sevmeye çalışırım seni "
Kanamaya alışan kalbi söylediklerimle tekrar attı. Aramızda nerdeyse hiç olmayan mesafeden duyuyordum yüreğinin feryadını. Yüzünde başkalarına hiç göstermediği benden de hiç esirgemediği güzel bir gülüş belirdi.
Seviyordu beni lafta değil, yürekte. Öylesine değil, ölesiye seviyordu. Adam gibi seviyordu. Yetmez miydi ?
***
Suçu kanıtlanmadığı sürece herkes masumdur.
Onların tek suçu aşık olmaktı.
Masum değillerdi artık, kalplerinde sevdalarını değil ölü canları taşıyorlardı onlar...
COVER BY: NURECEHİKAYELERİ
Ben annesinin eteğine tutunmuş küçük bir kız çoçuğu iken, en çok anneme ihtiyacım olduğu zamanlarda, haşin bir rüzgar tarafından bir yaprak misali oradan oraya savruldum. Asla yaşadığım hayattan mutlu değildim. Beni bir başıma bıraktıkları için en çok aileme kırgındım.
Gün gelip, yaşamaya dair umudumu yakaladığımda, en çok canımı yakan da o olmuştu. Benim elimi tutmayıp uçurumdan düşmeme, yaşama dair umudu kaybetmeme sebep olmuştu. Ben parçalara ayrılırken o benim parçalarımdan hayata tutunmuştu.
Sonunda dediğimi yapmıştım, ben Hayat KADİROĞLU, Umut SARRAF'a hayat olmuştum.
******
30 yaşında yakışıklılığıyla ün yapmış sanatçı Umut SARRAF ve 27 yaşında kapalı dinine düşkün doktor asistanı Hayat KADİROĞLU nun hikâyesi...
Kim kime hayat,kim kime umut olacak işte onu kader belirleyecek...
Not:Devamını Manken adlı kitapta bulabilirsiniz..