Bir acı, en büyük kozunu yerleştirdi göğüs kafesimin soluna. Güvenim ve umudum, çıkıntılı yollarda düşe kalka ilerlerken, hayal kırıklığı bütün bedenimi esiri altına aldı. Göğüs kafesimde kurduğum evrenin dehlizlerinde emin adımlarla ilerlerken, o bölgede meydana gelen zelzelenin bu kadar büyük bir manevi kayıp yaşatacağını bilmiyordum. İçimde yankılanan ağıtın en can alıcı kısmı, pençesini dolarken kulağımın etrafına, soyut bir elin kemikli parmakları çevreledi boynumu. Kalemden akan mürekkebin rengi karışırken ruhuma, gözümden akan yaş uğursuz bir kırmızıya boyandı. Geçtiğim yerde yanan sokak lambasının rengi bir anda karanlığa bulaştı ve ayağımı bastığım yer artçı darbelerini çekinmeden bedenime yolladı. O sırada oldu her şey;
Bir bebeğin ölüm nidası tırmaladı bedenimi. Gökyüzünün aydınlığı kanın rengine bulandı. İçimdeki okyanusta bir fırtına meydana geldi ve içimdeki evreni yerle bir edip bedenimi ölümün kemikli ellerine teslim etti. O sırada bir vaveyla koptu boğazımdan. Yükseldikçe içimin sessiz çığlıkları, kızıl bir boya örtüldü ruhumdan kayıp giden yerlere.
Kızıl boya kapladı en içten duygularımı. Kızıl boya kapladı umutlarımı emanet ettiğim yeri. Ve kızıl boya kapladı soyut evrenimi.
Velev ki çığlıklarım asılı kaldı ruhumun boşluklarında; ne benden başkası duydu ne de sağır oldu.
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024