Yıllar yıllar önce kader adında bir oyun varmış. Bu oyunu genç yaşlı herkes hayatında en az bir kere oynarmış. Ama şu ana kadar kimse kaderi yenmeyi başaramamış. Tek kişilik bu oyunda herkes tekrar ve tekrar yeniliyormuş. Kader herkesi ezip geçiyormuş. Tekrar ve tekrar... Bir gün fısıltılardan oluşan bir kahraman doğmuş. Kaderi yenebilen tek kişi. Herkes varılığı belirsiz bu kahramanı konuşmaya başlamış. "O kaderi yenmiş ve mükemmel bir güç elde etmiş.","Kaderi alaşağı edip büyük bir güç almış" Söylentiler o kadar hızlı yayılıyormuş ki daha gerçekten var olup olmadığını bilmeden tüm dünya ondan haberdar olmuş. Bazıları kahramanı karanlıklar içerisinde gölgelerde gördüğünü söylerken bazıları ise aydınlıkda güneşin altında gördüklerini söylüyormuş. Ama herkesin ağızında tek bir adı varmış,"O". "O" sanki her gün tekrar doğuyormuş gibi konuşulmaya devam ediyormuş. Ta ki O güne kadar. "Kaderin Kini" Denilen güne kadar. Büyük ama çok büyük bir patlama. Kaynağı belirli olmayan dev gibi bir patlama. Ama asıl ölümcül olanı patlamanın izleriydi. Büyük gürültünün ardından her yeri ilk defa görülen bir güç kaplamış. Korku dolu dehşet saçan bir güç. Kontrol edilemeyen deli bir boğa gibi güçlü ve hızlı. Dünyanın yarısını kasıp kavurmuş ve hiç duracak gibi değilmiş. Fakat yarısına geldiği anda birden geri çekilmeye başlamış. Tüm karadaki nüfus yarıya düşmüş ve nerdeyse kimse kader oyunu ile ilgili birşey hatırlamıyormuş. Sadece nadir kişilerin hafızasında kalmış KADER. Oysaki hiç kimse "O"'nu unutmamıştı. Herkesin akıllarında yarım yamalak da olsa "O" duruyormuş. Çoğunluk kısım bu patlamanın sebebinin "O" olduğunu düşünürken bir kısım ise karanlık gücün yayılmasını önleyip dünyanın yarısını kurtaranın "O" olduğunu söylüyormuşAll Rights Reserved