Garrent Varyant kasabası, yıllar boyunca efsanevi bir heykele ev sahipliği yaptı. Heykel, gece gündüz Hauson Meydanı'ndaki dükkanları izledi, dükkanların meşgul çalışanlarını neşelendirmeyi istedi, annesinden elma şekeri isteyen küçük kızın cebine birkaç bozukluk sıkıştırıverdi...
Ancak bir gün kasabaya bir yabancı ayak bastığında her şey değişmişti. Zaman tersine döndü, sayaç durmak bilmeden işledi.
Ve kasabanın otlak alanlarında tek başına yaşayan yaşlı kadın, aniden yok oldu. Ondan geriye kalan tek şey, evinin kapısının önünde, tozdan kullanılamayacak hâle gelmiş kırmızı atkısıydı.
Tozlu paspasın koruduğu sırlı kapıları aralamak, acı verici sonuçların da habercisiydi.
İsmi, kanlı pençelerin tırmaladığı sararmış defterin ilk sayfasına kazındı. Artık, onun için geri sayım başlamıştı...
On altı yaşındaki Reena zamanda donduruldu. Yıllar sonra gözlerini yeni bir dünyaya açtı. Ait olduğu medeniyet yok olmuş ve geriye yalnızca bir ülke kalmıştı; Ocria.
Reena, geçmişinin sır perdesi aralamaya çalıştıkça kendisini daha büyük bir çıkmazda buldu. Neden bu yeni ülkede kimse sorularını cevaplamaya yanaşmıyordu? Hükümet doğru mu söylüyordu?
Gerçekten Ocria'nın dışında hayat yok muydu, yoksa bu, onları içerde tutmak için uydurulan bir yalandan mı ibaretti?
Ocria'daki dengesizlikler kısa sürede Reena'nın gözüne çarpmaya başladı. Kendisi gibi sorgulayan insanları bulması zor olmayacaktı. Gençler başlarına geleceklerden habersizdi. Peki sonunda Ocria'dan çıkmanın bir yolunu bulabilecekler miydi?