" Zila " Ne güzel bir isim öyle değil mi ? 'Zila' aslında bir erkek ismi olmasına rağmen ona verilmişti. O bir balerin. O bir kadın. Babasının onları terk etmesi üzerine kendini dansa adadı. Dünya'yı ,hayatı güzelleştirmeye çalıştı kendi içinde. Annesi lösemi idi. Onu hayata bağlamak için her şeyi yapıyor. Doktorlar annesinin tedaviye yanıt vermediğini söylediklerinde Zila yere düşmedi,annesinin ellerinden sıkıca tuttu ve son günlerinde onun hayallerini gerçekleştirmeye çalıştı. Müziklerini açarak onun için dans etti. Çıktığı sahnede ayaklarda alkışlandı. Ödüller aldı. Annesinin tek isteği onu hep mutlu görmekti. Annesinin son gününde evde onun için arkadaşlarını çağırttı herkesin mutlu olmasını istedi. Son gününde bile yaptığı her şey için gururla uğurlanmasını istedi. Ve öyle de yaptı. Sonra yapayalnız kaldı. Her yerde annesinin kokusu,anıları,fotoğrafları... Ama pes etmedi. Çünkü annesine söz verdi ayakta kalacak ve onun için yaşayacaktı. Gittiği üniversitede mezun oldu ve artık kendisi annesinin ismini verdiği büyük bir sahne açtı. MİRAY GÖZAL SAHNESİ. İşi büyür ve oraya binlerce insan Zila'nın yetiştirdiği insanları ve kendisinin dansını izlemeye gelir. Ve büyük AŞK orada başlar. Her hafta aynı gün ve aynı saatte aynı yerinde oturan bir adam belirir. Zila'yı izlemeye gelir. SAHNEDEKİ AŞK . Okumaya doyamayacaksınız. Bazen ağlayıp bazen güleceksiniz. İçinizde ki uçsuz bucaksız köşeyi size Zila gösterecek. Ve artık hayata dolu dolu bakmaya başlayacaksınız. *Yazılan Tarih: 20 Temmuz 2017. * Hiç bir şekilde hiç bir yerden alıntı değildir.
4 parts