"O küçük cadının bilmediği şey, ne biliyor musun Mahmut?" diye sordu genç adam gömleğinin yakalarını düzeltirken. "Nedir efendim?" diye karşılık verdi uzun zamandır yanında tuttuğu ve sağ kolu olma şerefine erişen adam. "Avcıyı uyandırırsan avlanmaktan kaçamazsın" # # # # # "Tomars Karademir" diye fısıldadı çırpınma keserek. "Vay vay vay. Demek küçük cadısı konuşabiliyormuş. Sandığımdan daha da akıllıymışdın küçük cadı ama yeterince değil." Genç kadın herşeyi sonuna geldiğini düşünüyordu artık. Tek umudu maskesini suratında kalmasına izin vererek sonunu yazmalarıydı. Aksi takdirde kendisi ölünce küçük kardeşine ve babaannesinin zarar verebilirlerdi. Yine de son zamanlarını sinir etmeden gidemezdi. Büyük büyük annesinin kendisine sadece bir el kitabı bırakmamış çünkü. Tam bir cadıydı o. "Aklım seni bir kuş gibi kafesinde çırpınmaya mahkum bırakmıştı avcı" Bu sözleri söyleyen kıza ilk başta sinirle baksa da sonra mükemmel bir sırıtma gönderdi. Dediği gibiydi bu küçük cadı. Akıllı ama yeterince değil. Akıllı olmasa bu kadar oyunu oynamasıyamazdı. Aynı zamanda akıllı olsa bu oyunu kendisiyle oynamazdı. Kahramanlık oyunu sona ermişti karşısında çırpınan cadının. "Öyle. Ama roller değişmiş gibi görünüyor. Bu sefer kuş kendi sonunu kendi eliyle kazıdı sanırım cadı." Derin bir nefes verdi Yether. Gözlerini kapatıp üç keredir denediği sözleri tekrar fısıldadı. Ve yine işe yaramadı. Gözlerini açıp karşısında kendi acizliğiyle eğlenen adama nefretle baktı. "Boş yere uğraşıyorsun cadı. O iplerden kurtulamazsın" "Büyü... Büyü yaptın değil mi?!" "Avcı, avını kendi silahıyla vurur. Şimdi sonunun nasıl olmasını istersin? Benim bir fikrim var ama yine de sana sormak isterim tabi. Son senin sonun nasıl olsa." Kendisiyle alay eden adama her zamanki gibi yüzüyle cevap verdi YAll Rights Reserved