Ne zordu gözlerdeki gülüşlerle başlayan hikayelerin, o gözlerdeki yaşlarla bitmesi. Kimse öyle olsun istemezdi halbuki... Ama kaderdi bu ve yaşatacaktı yazdığını. Acıyı... Çaresizliği... Sevdiğinin ışığında gülümserken, birden kendi karanlığında ağlamaktan daha da acı olan; bir zamanlar sığnağın olan o ışığın, şimdi başkalarının karanlığında aydınlattığını bilmekti. Onu ,başkasıyla gülerken görmek en çok seni ağlatandı. Ve ben Mercan Ünsever. Bu da benim hikayem. "Uzak dur benden, yaklaşma bana sakınnn" "Boşuna uğraşıyorsun. Bak kimse gelmiyor. Herkes uyuyor. Hadi bırak o bıçağı. Benden başka çıkar yolun yok ki hadi güzelim." Yüzündeki anlam veremediğim sırıtmaya baktım. Yapacaktım... Bir şey kaybetmezdim... Doğru söylemek gerekirse bir şey kaybedemezdim... Çünkü kaybedecek bir şeyim yoktu. Bu sefer daha sert bir şekilde üzerine bıçağı önümde tutarak atıldım. Başarmıştım... Yaralamıştım onu... Bu kadar iğrenç olan bir şeye nasıl bu kadar sevinebiliyorum... Bıçaktaki kana baktım böyle bir çirkinlik nasıl yapmıştım. Haklı olsam bile yapmamalıydım. Ama pişman değildim.Bıçağı hızlı bi şekilde elimden alıp boynuma bastırdı. Korkuyordum ve canım acıyordu. Kanımın boynumdan doğru yavaş yavaş aktığını hissettim. Buraya kadardı... Korku bütün bedenimi esir alırken bende kendimi ona masumluğumum hediyesi olarak kendimi bıraktım...