Merhaba ben Sinem,
Hepimiz biliyoruz ki küçükken masallardan gelme düşlerimiz olur. Büyüdüğümüzde bekleyeceğimiz beyaz atlı prens, istediğimizde yanımızda bulunacak periler, Pamuk Prenses'in 7 minik dostu, bir öpücük ile uyanan uyuyan güzel... Küçükken bunların olacağına inansak bile aslında gerçek hayattaki perinin kulağımıza fısıldadığı olmayacak düşlerdir bunlar. Benim perim sizin ki gibi değildi. Benim düşlerimde Pamuk Prenses'in 7 minik dostunu, bir öpücük ile uyanan uyuyan güzeli göremezsiniz, benim rüyalarımda gerçeği görürsünüz. Annem bana küçüklüğümden beri her varlığın varsa parmaklarımızın da bir görevi vardır derdi. Mesela başparmağımız anne ve baba, işaret parmağımız kardeşlerimizi, orta parmak kendimizi, yüzük parmağımız eşimizi ve serçe parmağımız çocuklarımızı temsil edermiş. Annemin bu dediğini küçükken bir masal gibi algılasam da büyüdükçe anlıyorum ki bu bir gerçekmiş. Aslında hepsinin görevi birbiri için çok önemliymiş. Bilime dayalı bir gerçek ortaya koyarsak bir parmağımız olmasa diğer parmaklarımız kendi içlerinde zorlanırlar. Şimdi gelin! Bu bilim gerçeğini annemin anlattığına göre dayandıralım aslında parmaklar bir birey elimiz ise aile. Bir bireyin olmadığı ailenin aile olmadığını şimdi sizlere anlatacağım.