Dünyadaki en yalnız iki insan birbirini bulursa ne olur?
Charlotte Carter çilek kadar tatlı. Size yardım edebilmek, yüzünüze sadece bir gülümseme kondurabilmek için her şeyi kenara fırlatacak türde biri. Kan dolaşımına aniden geçen şeker kadar tatlı ve şekerin vücudunuzda yarattığı hareketlenme kadar heyecanlı.
Bir de Benjamin Fisher var, limon kadar ekşi. Onun bu kahrolası gezegende istediği son şey Charlotte ile tanışmak. Charlotte ne kadar kibar ve ilgiliyse Benjamin o kadar kaba ve nezaketsiz. Charlotte arkadaş canlısı ve masum, onun hayatına felakat bir kasırga gibi giren Benjamin ise duygusuz ve bencil.
Benjamin ne yaparsa yaptı, ne denerse denedi ancak Charlotte, yine de ondan nefret etmedi.
O yüzden Benjamin de ikinci en iyi şeyi yaptı.
Ona aşık oldu.
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...