#mazlum 1.
#gurur 3.
"Susalım mı?" Sorduğum soruyla kaşlarını çattı.
"Konuşmaya gelmiştuk?"
"Susalım Fatih. Bu sefer susalım. Konuşması gerekenler konuşuyor zaten." Kurduğum cümleyle kaşları eski halini aldı. Gözlerimiz birbirine kenetlenmiş gibiydi. İkimiz de mühürlenmiştik sanki, ne o çekiyordu ne ben. Evet konuşan dilimiz değil gözlerimizdi, kalbimizdi. Onlar yalan söyleyemezdi, onlar kırıp dökmezdi. Benim de daha fazla kırılmaya hiç mecâlim yoktu ya.
Fatih belimden tutup bir anda kendine çekince heyecanlanmıştım. Ona bu kadar yakın olmak beni hep heyecanlandırırdı.
"Onlar hiç susmadu zaten ya, susmasun da bir ömür. Varsın dilimiz eksik kalsun." Kısık sesle söylediği cümleyle elimi yanağına götürdüm. Yanağını okşamaya başladığım an gözünü kapatmasıyla benim de gözümden bir yaş düşmüştü. Yüreğimin nasıl yandığını gözümden akan suyla göstermeye çalışıyordum.
Ey karadeniz, sen şahitsin ya şu an yanan yüreğimize. Senin koca dalgaların bile yetmiyor ya bu ateşi söndürmeye, sığdıramadın ya sevdamızı kendine, hayrını gör karadeniz. Hayrını gör. İkimizin de yüreği bundan sonra sana emanet.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."