🍃 Bir 'Eylül' Sonu Hikayesi.. 🍃
Paris'te dünyaca ünlü sergiler açmış, 'Elleri Sihirli' ressam Uğur, bir gün her şeyini Paris'te bırakıp , Karadeniz'in ıssız bir ormanında, iki gözlü derme çatma kulübede yaşamaya başlar.. Tabii buna ne kadar yaşamak denirse..
Ormana birkaç kilometre uzakta bir ilçeye üniversite okumak için gelen Gamze, bir sabah bisikletiyle ormanda gezerken, ansızın toprağın üzerinde salınan ucu yanmış kağıdın üzerindeki kahkülleriyle oynayan küçük bir kız resmi görür ve bu resmin devamına erişmeyi kafasına koyar..
Eylül'ün Sonu, bu kez Uğur'a dibi değil , başlangıcı mı gösteriyordu..?
Ya da bu; dibe vurdukça bir dip daha olduğunu keşfettirecek bir hikaye mi olacaktı yine..?
Başlangıç: 07.08.2017_ 14:32
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...