"Gözlerimin içine baktığında boğulabilirsin, bu normal. Hatta gözlerimdeki soğukluğu gördüğünde benden vazgeçebilirsin, seni anlarım. Ama asla gözlerimdeki karanlıktan kaçamazsın Vincent..."
------------------------- Kafamı kaldırdığımda kaçabileceğim bir delik olmadığını fark ettim. Tek çarem buradan bir tünel kazıp caddenin ortasına çıkmamdı. Hoş ya, bende bu şans varken kafamı kaldırdığım anda tepemden araba geçer ve ezilirdim. Zaten kazıcak bir iğne bile burada yoktu. Burada sadece ben, duvarlar, duvarlardan damlayan kapkara su damlaları ve bir işkence masası vardı. Kapı sert bir şekilde açıldı ve yine o karanlık suratı gördüm. Artık bundan sonrası kadere kalmıştı. Eğer şans eseri buradan çıkarsam eski ben olarak yaşayamayacaktım zaten. Ağzımdan istemsizce çıkan "Bırak" kelimesine engel olamadım. Belkide bu benim ağzımdan çıkan son kelimeydi...
(Tamamlandı)
26 yıl önce karışan hayatlar.
Ailesinin göz bebeği Naz ve ailesini kabul etmeyen Almiranın hikayesi.
Arslanların prenses kızı Naz aslında Biolojik kızları değilse neler olur?
Peki güçlü savcı Naz Arslan bu gerçeği kabul edecek mi?
Almiranın yıllar önce öğrendiği gerçek ortaya çıkmışdır.
Peki şimdi iki genç kız ne yapacak?
Naz canından çok sevdiği abilerinden ayrıla bilecek mi?
Böyle bir şeyi bu iki aileye kim yapmış ola bilir ki?
Tesadüf mü yoksa intikam oyunu mu?