Güneş gerçekten var mıydı? Günü gerçekten de aydınlatıyor muydu? Ay'la bütünleşmiş insanlar, güneşin varlığını unutmuşlardı bile. Karanlığa hapsolmuş ruhları, bir aydınlık için yanıp tutuşuyordu.
İşte, bu karmaşanın içinde Ay'la bütünleşmiş bir kadın düşünün. Kırılmış, parçalanmış, yok olmuş bir kadın. Bütün acılarını küt saçlarından çıkaran, deniz mavisi bir kadın düşünün. Acısı o kadar büyük ki, bulduğu ilk aydınlıkta kendini asacak bir kadın. Bulduğu ilk aydınlıktan ölüm dilenen bir kadın. Sonra yanına bir adam ekleyin. Kadına aydınlık olmak yerine, onu istemeyerek aydınlıkta asan bir adam. Bu adamın omzuna da tonlarca anı ve acı ekleyin. Sonra yavaş yavaş yok oluşlarını izleyin.
●●●
"Bana yardım edecektin hani." Gözlerinin kahvesi acıyla boyanırken yutkundu. Bir cümle arıyordu. Bahane, yalan... Artık her ne veremse.
"Ediyorum." Boğazımda büyüyen düğümü yutmaya çalıştım. Düğümün verdiği acıyla, yanan gözlerimi kapattım. Sonra tekrar yutkunup açtım gözlerimi.
"Benim ölmeme yardım edecektin, öldürmeyecektin." Tekrar yutkundu. Ona vurduğum gerçek biraz fazlaydı. Bencilceydi. Ondan yardım isteyip yapması gerekenleri söylüyordum. Derin bir nefes aldı. Hareket eden omuzlarından saçları döküldü. Sevdiğim dalgalı, uzun saçları. Bu saçları benim için uzatmamıştı. O yüzden okşayamıyordum. Kırmızı gözlerini bana çevirdi.
"Yardım ediyorum ya," söylemek istediğim bütün kelimeleri yuttum. Kelimeler, cam parçaları gibi boğazımdan geçip düğüme takıldı. Boğazımda ki düğüm büyüdü.
"N-na-nasıl?" Ağlamamak için kendimi tutuyordum ve bu kekelememe sebep oluyordu. Tam bir rezildim.
"Seni sevmiyorum."
■■
Ruhu yok olmuş, bu iki cansız bedenin hikâyelerini merak ediyor musun?
Nasıl yok olduklarını?
Yok oldukları yerden nasıl tekrar var olduklarını?
Sırf kuzeni için Mardin'in Acımasız ağasına kurban edilen Larin...
Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
Kuma yoktur!
Bol bol +18 sahneleri olacaktır!
Bunları dikkate alarak okursanız çok
sevinirim canlarım:)
Kıskançlık bol bol vardır!