"Deren."
Neydi yapmak istediğim? Kaçmak veya yüzleşmek. Kaçmak için biraz geç kalmıştım. Kaçamıyorsan o zaman yüzleşecektim. Yanına doğru yürüyüp, demirin önünde bakışlarımı ona çevirerek durdum. Kısa süreli sessizlik, gözlerine yerleştirdiği alaycı bakış ve,
"Zamanında peşimden koşan kızın şimdi benden kaçıyor olması büyük ironi." demesiyle son buldu.
☂
"Bakın Deren Hanım, lütfen daha iyi düşünün. Artık kasten adam yaralama suçuyla değil 'cinayetle' karşı karşıyayız. Elle tutulur hiçbir delil yok ve şu an tehlikede olabilirsiniz."
"Ne demek istiyorsunuz. Sena'nın ölümünden sonra şimdi de benim mi peşimde?"
"Bunu bilemeyiz ama bu ihtimalide düşünmek zorundayız. Çamlıdere'de olan olayda Sena Yiğitbaş'ta siz de saldırıya uğramıştınız ve bu akşam üzeri Sena Yiğitbaş çalıştığı hastanede öldü. Uğradığı bıçaklı saldırıdan 1 ay sonra, öylesine kalabalık bir ortamda kimsenin hiçbir şey görmediği şekilde düşüp, boynunun kırılmasıyla saniyeler içinde ölmesi ya fazla tesadüf ya da katilin başladığı işi yarım bırakmamasının sonucu. Ve emin olun ki bu olayın tesadüf olamayacağını bilecek kadar çok cinayetle karşılaştım."
☂
Artık sana yazdıklarıma, "En yakın zamanda seni sevmekten vazgeçeceğim!" gibisinden beylik sözleriyle son noktayı koymayacağım. Gitgide daha çok aşık oluyorum. Bunun farkına geç de olsa vardım. Yapamayacağım bir şey içinde sürekli kendimi yaralamayı bir kenara bırakıyorum. Zaten senden aldığım darbelerle yeterince yaralanmıyor muyum ki de, bir de ben kendime acı çektiriyorum?
☂
Aldığımız her bir nefesi, nereye vardığını bilmediğimiz yollarda, düşe kalka yürüyerek harcıyoruz. Kapıldığımız şeyler uğruna bir ömür yitiriyoruz. Bazense, öyle bir şey yapıyoruz ki, o tozlu kitabın kapağını açıp, üstü örtülenlere ışık tutuyoruz, olayların merkezin