"Hayat en güzel armağandır."
Doktor Esra Yenilmez,yeni Kalp ve Damar Cerrahı olmuş 30 yaşında güzel,alımlı bir genç kadındır.Çalıştığı hastanede işini severek yapar.Hayatın insana verilebilecek en güzel armağan olduğunu düşünerek cerrah olan Esra,kurtardığı hastanın yakınından beklemediği bir tepki görür ve şiddete uğrar.
Hastanede dostluklar kurmuş Esra,sadece kendini kariyerine vermek istiyordur.Geçmişte yaşadığı olaylar ile birlikte kendini kariyerine daha çok adayan Esra,etrafındaki evlilik baskıları yüzünden oldukça sıkılmıştır.
Uygar Hastanesine dört ay önce göreve başlamış 31 yaşındaki Kalp ve Damar Cerrahı Mert Sarpoğlu yakışıklı,genç ve başarılı bir doktordur.Esra'yla aralarında oluşan arkadaşlığın altında rekabet vardır.Esra her ne kadar kendini kariyerine adadıysa da fikirleri değişmeye başlayacaktır.Zamanla Mert'le arkadaşlıkları ilerleyecek,birlikte birlikteliğe adım atacaklardır.
Fakat bu sırada geçmişleriyle yüzleşecek,geçmişin arkalarında bıraktığı kırıntılarla uğraşacaklardır.Böylece birlikteliğin sadece sevgiyle değil,saygı,anlayış,hoşgörü ile de yaşandığını öğreneceklerdir.
Ayrıca yaşadıkları olaylar kırılma noktaları yaşatacak ve beklenmedik olaylar yaşatacaktır.Aralarında oluşan bazı kırılma noktaları iyileşemeyecek kadar yaralanır.
Hayat en güzel armağandır.Hayatını en güzel şekilde yaşayabilene...
Tek davası okumak olan Avin Mirşad.
Bin derdin dermanı olan Maran Mirşad.
"Mardin şahidim Maran yüreğimin güneşisin. Dışımı aydınlatırken yüreğimi yakansın."
Hayatın acımasız döngüsü içerisinde birbirlerine denk gelen iki insan.
"Mezopotamya şahidim Avin. Hem gecem hem gündüzümsün. Sen benim gökyüzümsün."
Herkesin bir yarası var. Güneş kadar yakıcı, gece kadar karanlık.