"Kalbi kırılmış bir kadın,
Ve hiç zamanı olmamış alışmaya."
Kalbimin kırık parçalarını toplayan minik kızı sakladım bir daha. İnsanlar bana keskin bıçaklarıyla her darbe vurduğunda daha güçlü bir insan olmak için yontmuştum kendimi, ta ki sadece küçük bir kız kalana kadar. Defalarca güvenmeyi denemiş ve çoğunda da başarılı olmuştum ama kalbi kırılmış birisi dolaşıyorsa ıssız sokaklarda tek başına, o bendim. Kalın mantomun içine sakladığım kediyi ısıtarak dağınık, kısa saçlarımla sokakların beni nereye götürdüğünü bilmeden yürüyordum, bu şehir bana yabancıydı, bu şehir beni çok yormuştu. Bazen içindeki ateşin yankısıyla hiddetlenen ve sonrasında acısından uysallaşan denizimin hemen yanında olan evimden bu cehenneme sürüklenmiştim, tabii ki gerekçelerim vardı. Hangi insan kendini ölüme iter demeden önce soluklandım, aklıma kayıp denizde saklanan ruh geldi. Sudaki ateş tutkuluydu, acı püskürüyordu.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."