Uçurum kenarındaydık, kollarını belime sarmıştı. Biliyordum ki bir kaç dakika sonra beni burdan aşağıya itecekti. Kulağıma doğru eğildi. Nefesi rüzgardan dolayı üşüyen yüzüme çarpıyordu. "Senin suçun ne biliyor musun?" başımı sağa sola salladım, yüzüm dudaklarına çarptı, umrumda olmamıştı.
"İçinde öldürmen gereken şeyleri sen öldürmedin." Yutkundum, bilmiyordu ki içimin en kuytu köşesinde onun mezarı olduğunu. "Öldürdüm" diye fısıldadım sesim rüzgara karıştı yok oldu.
İşte o an içimde ki ona ait olan mezarın üzerine kendimi gömdüm. Oysa ki onu öldüreli daha beş yıl olmamıştı bile. Kanunen onun üzerine kendimi gömemezdim.
- kitap hayallerini, aklından kalbine düşürmeden içinde öldürmek zorunda kalan insanlara ithafen yazılmıştır
Hedefleri için gözünü karartmış olan Alin, bir yıl daha sınava çalışma kararı alır. Her şeyi bir kenara bırakmış, yalnızca derslerine odaklanmışken, kütüphanede tanıştığı bir adamla sınırlarını koruyacak mı yoksa yıkacak mıydı?
•
Arkamı döndüm ve apartmanın girişine doğru ilerledim. Kapıyı açmak için bir hamle yapacakken sesini duydum. "Alin!"
Omzumun üzerinde ona baktım. Dudaklarındaki o güzel kıvrılma görülmeye değerdi. "Sevgilim veya bir flörtüm olursa, bu yalnızca sen olursun."