"Benimle evlenir misin?"dedi genç kadın.Bir elini gergince, sallanan platin halka küpelerine götürmüş, genç adamın cevap vermesini bekliyordu.Adamın güçlü, ortama hakim duruşu karşısında bütün özgüvenine rağmen kendini küçücük bir serçe gibi hissediyordu.
Genç adamın şahini andıran keskin bakışları, yaptığı teklifle donuk bir hâl aldı.
"Efendim?"Dedi kulak kabartarak.Genç kadının yaptığı teklifle bozguna uğradığı belliydi.Kaskatı kesilen bedeni, elinde parçalamak istercesine sıkı sıkı kavradığı viski bardağı dışında tekliften hoşlanmadığını belli eden bir şey yoktu.
Bakışları genç kadının narin yüz hatlarında ve tereddüt dolu mavi gözlerinde gezindi.
Genç kadın, onun bakışlarının yoğunluğundan etkilenerek, topuklarının üzerine kıpırdandı.
Müzik ortamın sessizliğini bastırıyordu ama genç kadın daimi bir sessizliğin ortasında kalmışlar gibi hissediyordu.
"Benimle evlenir misin?"
Hayatında ilk kez bir adama evlenme teklifi ediyordu. Evlenmesi gerektiğinden gözüne en iyi seçenek olarak, Mahir Sancak'ı kestirmişti.Babası devreye girip, ortalığı yıkıp dökmeden önce en azından adama kibarca evlilik teklifi etmeyi düşünmüştü.Babasının planladıkları yanında, genç kadının bu düşüncesi insanın kulağına dalga geçer gibi geliyordu ama Merve'nin başka bir seçeneği yoktu ne yazık ki.
Mahir Sancak olmak zorundaydı.
Ama gelin görün ki adam hiç de onunla evlenecek gibi görünmüyordu.
Düz, sabit bakışlarla, "Siz ne dediğinizin farkında mısınız Merve Hanım?"derken sesine yansıyan hoşnutsuzluk, canını sıkmamış değildi.
O aldatıcı mutlu son gerçeklerine yeterince inanılmıştı. Muhteşem tanışma, sevimli birliktelik, mükemmel bir düğün ve son yazısı yazılırken, çiftin aşk dolu öpücükleri... Film yavaşça sonlanır ışıklar açılır ve film orada biterken, o filmi izleyen bir çift gerçek dünyalarına dönmek için yerlerinden kalkıp evlerine gider.
Gerçek dünyanın beyaz atlı bir prensi yoktu. Mükemmel bir prensesi de yoktu. Gerçek dünyada yemek yapan hem iş kadını hem ev kadını Gül Oyalar vardı ve tabii çalışan ve eve geldimi yemek bekleyen, hiçbir şeyden memnun olmayan bir de Mertleri verdi. Onların gerçek olduğuna inandıkları aşkları vardı. Ve tabii kavgaları ve tabii hakaretleri ve tabii her şeyin üzerini kapatıp hayatlarına devam edecek alışkanlıkları...
Sonra gökyüzü gündüzken güneşi, geceyken ayı, gerçekleri görebilmeleri için onlara ışıklı bir yol sundu ve gerçekleri görmeleri bir beş senelerini aldı. Gerçekleri gördükten sonra da bu evliliklerini Aşk Meşk ve Saçmalıklar uğruna bitirmeyi tercih ettiler ve kendilerini bir anda özgür buldular. Çok sonrasında ise; hayatları yeni düzene ayak uydurması için yeni alışkanlıklar edinmeye başladılar. Hayatlarına girenleri kabul etmeye başladılar. Yeni aşklara kollarını açtılar. Ve hayat bu sefer onların gerçekleri görebilmesi için ne güneşi ne de ayı onların üzerine sunmayacağını göstererek onlardan uzak başkalarına verdi ışıklarını...
Şimdi gerçek aşkın ne olduğunu, gerçek dünyanın nasıl olduğunu ve inandıkları tüm gerçeklerin yok olduğunu görme vaktiydi. Gül Oya ve Mert'in yenidünyasına adım atarken, yeniden yaslanın arkanıza çünkü bundan sonra olanlar artık Aşk Meşk ve Saçma Sapanlıkları!