Uçsuz bucaksız yalnızlık sarmışken insanları, her biri dokunulmamış bir hafıza kartına benziyordu. Dondurucu soğuk kalplerine vurmuş, kalplerini kusturmıştu. Sanki tanıyor biliyor gibi, birbirlerine kelime oyunlarını sunuyor, ne olduğunu anlamaya, hatırlamaya çalışıyorlardı. İnsanlığın kendi eliyle hazırladığı sonu lehine çeviren bir grup tarafından insanlar yönetiliyor ve neden diye sormuyorlardı. Sahi bunu sorgulayacak mantığa sahip miydiler? Eriyen buzlar, uzanan elleri yakıyor. Pamuklu çarşaflar ıslanmış, keçeye dönmüş, deriyi koparıyor. Umutları kırılmış, yapılanlardan bihaber, anıları çalınmış, deney faresine dönmüş insanlar ve açılmayı bekleyen bir perde. Bu satırlarda zombiler yok, ya da vampirler. Savaşçılar ve büyücüler bulabileceğiniz en sıradışı şeylerdir belki. Küçük bir keşfe çıkmaya hazır mısınız?All Rights Reserved
1 part