Uysallığını, yetimliğinin üzerine bir yama gibi kapatsa da, annesinin buyruklarıyla kendine çizmeye çabaladığı sınırlar, hislerini köreltmeye yetmemişti. Kayıtsız kalamadığı duyguların, hayatını zarara sokacağını düşünürken ruhunun kıyameti çoktan gelmişti.
İmgelerini,umutlarını çocukluktan bağladığı yer yer yırtık uçurtması, katran rengi almış bir çınar ağacının esaretine maruz kaldı.
Ne geri çekebildi o uçurtmayı, ne de kalabildi o karanlıkta.
Üstüne üstlük ağaç da memnun değildi bu durumdan. Yıllardır, kendi kendine kurduğu nefrete tutuklu dünyasında, geçmişin kalıtlarıyla dolu ruhunda tıkılı kalmış bir ağaçtı. Şimdi dalları arasında sıkışmış bir uçurtmayı paramparça etmek, feda edeceği cesetlerin içinde en acı ikinci kaybı olacaktı. Bırakmaya çalıştıkça örseledi yamalı uçurtmayı.
İhtirasla doldurmaya çabaladığı yırtıklara, kız büyük bir özenle aşkını tahsis edip, ruhunun parçalarını dikmişti. Her defasında daha fazla yıpranarak...
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."