Gece yarısını bir hayli geçen saatin TİK - TAK sesleri dolduruyordu karanlık odayı. Perdesi kapalı camlardan zoraki sızan ay ışığı etrafı aydınlatmakta yetersiz kalıyordu. Genç kız boylu boyunca uzandığı koltuktan bir haber ayağa kalktı. Yerlere yerleştirilmiş , yarısı erimiş , bir kaç tanesi sönmüş , bazıları yanan mumlara indirdi bakışlarını. Karanlık odanın zemini yetersiz mumlar sayesinde az buçuk aydınlanıyordu. Aniden arkasında yankılanan patlama sesi ile olduğu yere çakılı kaldı genç kız . Dönmeye cesareti yoktu. Neyle karşılaşacağını bilmiyordu. Gözlerini kapattı ve sıcak olan bedeninin soğuğu hissetmesine izin verdi. Titreyen bedeni , yumruk yaptığı elleri ile son derece çaresizdi. Ne ara buraya gelmişti ? Topuğu üzerinde olduğu yerde döndü. Arkasında kalan kapıda bir beden vardı. Genç kız ilk defa böyle bir yerde salonun ortasında olduğu için dua ediyordu. Kapıya hayli uzaktı çünkü . Cüsseli adamın yüzüne gölge düşmüştü . Kız boydan boya adamı tedirgince inceledi. Lacivert takım elbisesi, siyah gömleği ve deri kordonlu siyah bir saati vardı... Birde... Kız gözlerinden akan yaşlara engel olamıyordu . Dili tutulmuş , aklı uçup gitmişti. Cüsseli adam ileriye bir adım attı ve arkasından az önceki patlamaya ait olduğunu düşündüğü dumanlar yükselmeye başladı. Adamın yüzünü net bir şekilde seçemesede tek birşeyden emindi. Siyah kapaklı dosyanın içindeki yırtılmış yarım fotoğraftaki yüzüktü adamın parmağındaki yüzük . Bu adamın kim olduğunu bilmiyordu ama tehlikeli biri olduğunu seziyordu. Yere eğildi genç kız. Yerdeki yanan mumu aldı ve tam yüzünün hizasında tuttu . Mum ışığı ile aydınlanan yüzü , karşısındaki adamın gölge düşen yüzüne meydan okuyordu . Herşey şimdi açığa çıkıyordu. Onca yıl anlatılan saçma yalanlarla yaşayan kız , şimdi gerçek