"Mikail. Mikail." sesi bir ölünün sesinden pekde farklı değildi. "Kendine gel." diye mırıldanıyordu. Ama o da kendisinde değildi.
"Babaa..."
"Yaralandın mı? Bir yerin acıyor mu?" bunu öylesine soruyor olmalıydı. Çünkü her yerimden kan aktığını görüyor olmalıydı. Yada çarpışma sırasında uçmuş olan gözlükleri olmadan bir şey göremiyorda olabilirdi. Bilmiyorum.
"Başım... Baba başım çok acıyor."
"Sabretmeye çalış. Sakın uyuma. Hıh?" O küçücük yaşımda bile bana aslında sakın ölme dediğini anlamıştım. Anlamakta çok zor değildi ya zaten.
O sırada kamyondan bir adam indi. Balıkçılara benziyordu. Garip bir şapkası ve deri ceketi vardı. Geldi ve arabanın ön camına vurdu orda kalan şeylere cam denirse tabi. Yardım edicekti bize. Kurtulucaktık. İyi bir adama benziyordu. Ancak daha o yaşta bilmiyordum ki şeytanlarında melekler gibi göründüğünü. Babamda bilmiyor olmalıydı.