"Ben artık gideyim." diyerek ayaklandığında onu durdurdum.
"Dur gitme. Dışarısı hem senin gibi bir çocuk için, hemde senin gibi biri için tehlikeli." dediğimde, kafasını salladı.
"Başını derde sokamam." dediğinde önünde eğildim ve boylarımızı eşitledim.
"Benimle yaşa. Bu evde benden başka kimse yok. Benimle dur." dediğimde kafasını tekrardan hayır anlamında sağa sola salladı.
"Sana yük olamam." dedi. Yaşına göre düşünceleri gerçekten çok olgundu.
"O zaman bana ev işlerinde yardım edersin. Zaten şirkette çalışıyorum, zor oluyor hepsini yapmak dediğimde gözlerimin içine baktı.
"Gerçekten benimle kalmak istiyor musun?" dediğinde şaşırmıştım.
"Neden istemeyeyim?"
"İnsanlar onların düzenini bozacağımızı düşündüğü için, bizi istemiyorlar ve sen benimle aynı evde kalmak mı istiyorsun?" dediğinde hızla kafamı salladım. O an Jimin öyle bir gülümsedi ki... Şu yirmi yıllık hayatımda, ben böyle bir güzellik görmemiştim.
"Teşekkürler.Beni sevdiğin için. Teşekkürler." diye sayıklamaya başlayınca gülüm. Bu tatlılık nasıl sevilmezdi ki. Elimle elini kavradım.
"Kalbim aklındaki kadar geniş değil, sadece, bir kişilik yer var."
i wanna li-li-li-lick you from your heaf tou your toes
and I wanna move form the bed down to the, down to the, to the flo'
But I gonna kn-kn-kn-know what-what's your fan-ta-ta-sy?