Gözlerimi kapatıp siyah gökyüzümü renklendirmeye başladım. İlk olarak beyaz rengi alıp küçük yıldızlar çizmeye başladım. Bu sırada su sesleri Ruhuma eşlik ediyordu. Mavi renk ile siyah gökyüzümü renklendirdim. Sarı renk ile ay dede çizdim. Sahi ay dedenin üstünde tüm dünyayı izlemek isteyen küçük Asin vardı, o nerelerdeydi? Küçük Asin'in elinden tutup, onu tekrardan yarattım. Defalarca öldürdüğüm Asin buruk bir tebessümle gözlerime baktı, ona tebessüm ettim. Mor rengi alıp gökyüzünü Mora boyadım, bu benim dünyamdı ve tamamen bana ait olmalıydı. Açık yeşil rengi ile yıldızları boyayıp, ay dedeyi kırmızı renge boyadım, küçükken odam kırmızı renklerle çevriliydi. Her gece lacivert bi' gökyüzü düşünüp renkli renkli yıldızlar çiziyordum. Pembe rengi alıp bulutları farklı şekillerde boyadım. Biri kediye benzerken bir diğeri tahta parçasına benziyordu... Turuncu renkte bir ağaç çizip Siyah elmalar çizdim ve içlerini kırmızı renkle boyadım. Lacivert renk ile güneş çizip resmimi sonlandırdım. Resme bakıldığında saçmalıklar üzerine çizilmişti. Saflık üzerine. Küçük Asin bana şaşkınlıkla bakıyordu. Çizdiğim resme baktım. Küçükken resimlerimde 'Pembe ay dede' çizen ben şimdi niye bu resmi saçmalık olarak adlandırıyordum? Başımı iki yana salladım. "Özür dilerim." Küçük Asin alışkın olduğu Asin'ebaktı. Hayatı imkansızlıklar üzerine kurulan Asin'e. Ay dede pembe olamazdı. Hatta ay dede olmazdı. Ay olurdu. Beyaza çalan rengiyle. Siyah boyaya uzandım, ellerim titriyordu. Küçük Asin'e baktım. Bana acıyor muydu? Beni mi suçluyordu? "Mecburum." "Değilsin." dedi, umut dolu bakışlarıyla. Siyah boyaya baktım ve sonra küçük Asin'in kömür karası gözlerine... Ve bütün resmi siyaha boyadım. Fırçayı yere bırakıp arkama dönüp oradan uzaklaştım. Küçük Asin yok olurken benim onu