Acıya bağışıklı olmak.
Acıya bağışıklı olunur muydu? Acı dediğin her zaman, her türlü batmaz mıydı insanın ruhuna?
İnsan hep kaçmaz mıydı acıdan, düşmanından köşe bucak saklandığı gibi?
Bugüne kadar bana zarar veren her şeyden kaçacağımı söyleyerek uyandığımda, o sabah sözümü tutamadım. Ve o günden sonra, geceleri ninni söyleyerek o yalanı uyuttum.
Ama o yalanın da benimle birlikte büyüyeceğini hesaba katmadığımda, çoktan bir yılan gibi boğazıma dolanmış, en büyük düşmanı olarak beni seçmişti.
Acıya bağışıklı olamadan, bağımlı olmuştum.
Ve bu, zannettiğimden daha zordu.
Hastalık küçük bedenime fazlaydı, ruhuma dar geliyordu. Hayatımı anlattığımda mucize diyordu bana doktor, ne seni burada böyle hayatta tutan?
Sana kimse elini uzatmamıştı ki, sen nereye tutundun böyle?
Ruhum bile yara bere içinde, görmüyor musun?
Ama unutma, bu kesikleri atan sensin.
Unutmadım, buna izin veren de benim.
Yazım tarihi: 02.12.2020
Yayım tarihi: 21.01.2021
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."