Nefes nefeseydim ve bu duygudan keyif alıyordum.Rüzgarı tenimde hissediyor dört ayak üstünde gidebileceğim son hızda ilerleyerek bir ağacın yanından daha geçiyordum.Koruya vardığımda saat 00.23'tü, bir ağaca tırmanıp diğerlerinin gelmesini bekledim.Aradan biraz vakit geçtiğinde ağaç dallarının görüşümü engellemesinden sıkılıp az önce koştuğu için yorulmuş olması gereken ben değilmişim gibi en tepeye tırmandım.Bir kartal yuvasına oturup bulutsuz gökyüzünü izledim.Onlarca...hayır, yüzlerce...hatta binlerce yıldız göz kırptı bana.Uzanıp dokunabilecekmişim gibi yakın ama milyarlarca ışık yılı kadar da uzaklardı benden.Birkaç hışırtı duyduğumda geldiklerini anladım.Yuvadan aşağıya atlayıp korunun ortasına inmem sadece 3 saniyeyi buldu.Çevremde ise her biri sarı renkte parlayan, bedenleri ayın aydınlatamadığı bölgelerde saklanmış, düzinelerce göz vardı.Aralarından birisi bana doğru ilerlemeye başladığında yaklaşmasını izledim.Karşıma geçti ve o ana kadar gözlerimden ayırmadığı gözlerini birkaç saniyeliğine üzerimde gezdirdi, içimi görüyor gibiydi."Güçlenmişsin," dedi, "Bu kadar kısa sürede böylesine gelişme göstermeni beklemiyordum.Bu şekilde devam edersen birkaç yıla dikkat çekmeye başlarsın.".Bilmediğim bir şey söylemediği için gülümsemekle yetindim."Bize ihtiyacın yok gibi görünüyor ama olurda yardım istersen ne yapman gerektiğini biliyorsun. Önümüzdeki yıl görüşmek üzere." dediğinde kafamı sallayıp ufak bir selam verdim.İki saniye sonra gitmişlerdi.Saatime baktığımda birkaç dakika içinde uyanmam gerektiği için olduğum yere kıvrılıp gözlerimi yumdum.Buradaki hayat birkaç günlüğüne bensiz devam edecekti. Saat 08.59.Yeni bir güne daha merhaba diyor gözlerim.Eminim şimdi siz neler oluyor diye düşünüyorsunuzdur lakin bu özet geçilemeyecek kadar karmaşık bir hikaye.En iyisi baştan başlayalım